Edip Ahmet Yükneki 12. yüzyılda yaşamış bir şair.
Bir nasihatname veya siyasetname niteliği taşıyan ve Karahanlı Türkçesinin önemli eserlerinden biri olan Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği) adlı eseri günümüze ulaşmıştır.
Doğduğu yer, doğum ve vefat tarihi konusunda belgelere dayanan kesin bir bilgi yoktur. Orta çağlarda Orta Asya’nın üç farklı bölgesi olan Semerkant, Fergana ve Otrar'da aynı adı taşıyan köylerden hangisinde doğduğu konusunda araştırmacılar arasında görüş birliği sağlanmamıştır.
Ahmet Yükneki eserini, Karahanlılar hanedanına mensup bir idareci olduğu düşünülen Muhammed Dad Sipehsalar Bek'e sunmuştur. Eserin günümüze ulaşan en eski nüshası 15. yüzyıl başına ait Semerkant nüshasıdır. Timurlular devrinde edebi faaliyetleriyle ilgilenmiş önemli devlet adamlarından biri olan Emir Arslan Hoca Tarhan tarafından düzenlenmiş bu nüshanın sonuna Arslan Hoca Tarhan'ın yazdığı ek kısmında Edip Ahmet'in doğuştan kör ve babasının adının Mahmud olduğu belirtilir.
Eserlerinde sık sık hadis ve ayetlere değinmesi, onları açıklaması ve nasihatlerde bulunması Edip Ahmet Yükneki'nin Arapça bilen, tefsir ve hadis gibi İslâmî ilimleri tahsil etmiş bir kişi olduğunu göstermektedir.[3] Eserde dindarlığın faziletlerinden, ilmin mutluluğa götüren yol oluşundan, cömertliğin bütün ayıpları, kirleri yıkayan, hatta şeref, şan ve güzellik artırıcı bir tabiat olduğundan, tevazuun iyiliğinden, kibrin ve ihtirasın kötülüğünden bahsedilmiştir. Eseri Kutadgu Bilig'in etkisinde yazdığı düşünülür.
Ali Şir Nevai'nin Nesayimü'l Mahabbe adlı eserinde Edib Ahmet'in İmam-ı Azam'ın öğrencisi olduğundan bahsedilmiştir; gerçekle ilgisi bulunmayan bu rivayetin Edip Ahmet'in dinî kimliğinin ve bilgilerinin halk arasında İmam-ı Azam'a talebe olacak kadar yüksek görülmesi ile ilgisi olabilir.
Şairin ölümü hakkında da bir bilgi bulunmaz.