"Yazmaktan o kadar korktuğum, kötüleri anlatırken içimin titrediği, iyi hikayelerde heyecanlandığım, kelimelerimi beğenmediğim bir uzun metin yazmak yazar olmak için yeterli mi?" diyerek yazma eylemini sorgulayan Hayko Bağdat'ı kitap için ikna etmek kolay olmadı. Bağdat, bu ülkedeki salyangozların yunusların frekansında çıkardığı sesleri sadece kendi aralarında duyduklarını sanıyordu, oysa ki hiç de az değilmişler. İşte bu kalabalık sayesinde çıktı ortaya Gollik.
"Başlarım Ermenisinden de, Türkünden de, Kürdünden de. Başka bir şey anlatacağım sizlere. Ama bana sorarsanız bütün bunlar hikaye..." diyor Gollik'in yazarı. Daha evvel evinin kapılarını açması gibi, bu defa da tüm gollik hallerini anlatıyor bize. Rumluk, Ermenilik, Türklük ve hatta hacılık elden giderken gülmekten gözlerinizden yaşlar gelebilir. Ama Bağdat'ın amacı ağlatmak değil, o ve arkadaşları, "başka bir dünya mümkün değilse, başka bir ortam mümkündür" diye düşünüyorlar. Sizce de öyle ise buyrun Gollik'in dünyasına.
Unutmayın, İnek Şaban ile Gollik aynı mahallenin çocukları...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.